1860-1880 Yıllarında Bursa Ve Civarinda Ermeniler



Okt. Özgür YILDIZ*

Özet

Türkler ve Ermeniler yüzyıllarca birlikte yaşamışlardır. Osmanlı İmparatorluğu hoşgörü ve birlikte yaşama sanatını dünyada en etkili kullanan imparatorluklardan bir tanesidir.

Türkler ve Ermeniler Bursa ve civarında da uzun yıllar birlikte yaşamışlardır. Ermeniler bu sahada kiliseler ve küçük mabetler kurmuşlar ve çok rahat bir şekilde ibadetlerini yapmışlardır. Amerikan Board belgelerine göre 1860-1880 yılları arasında Bursa ve civarında hatırı sayılır derecede Ermeni yaşamaktadır. Ermeniler Türklerle birlikte müşterek bir okulda eğitim görebilmektedirler. Bu okul Türkçe ve Ermenice eğitim yapmaktadır. Bursa Ermeni Yetimhanesi’nde Türk ve Ermeni yetimler birlikte kalmaktadır. Osmanlı hoşgörüsü bu sahada derin bir şekilde görülmektedir.

Bu araştırma Amerikan Board arşiv belgelerinden faydalanılarak 1860-1880 yılları arasında Bursa ve civarındaki Ermeniler hakkında bilgi vermeyi amaçlamaktadır.

1. Giriş

Türkler ve Ermeniler yüzyıllarca birlikte yaşamışlardır. Osmanlı İmparatorluğu hoşgörü ve birlikte yaşama sanatını dünyada en etkili kullanan imparatorluklardan bir tanesidir.

Türkler ve Ermeniler Bursa ve civarında da uzun yıllar birlikte yaşamışlardır. Ermeniler bu sahada kiliseler ve küçük mabetler kurmuşlar ve çok rahat bir şekilde ibadetlerini yapmışlardır. Amerikan Board belgelerine göre 1860–1880 yılları arasında Bursa ve civarında birçok Ermeni yaşamaktadır. Ermeniler Türklerle birlikte müşterek bir okulda eğitim görebilmektedirler. Bu okul Türkçe ve Ermenice eğitim yapmaktadır. Bursa Ermeni Yetimhanesi’nde Türk ve Ermeni yetimler birlikte kalmaktadır. Osmanlı hoşgörüsü bu sahada derin bir şekilde görülmektedir. İncelenen belgelerde Bursa ve civarında Türkler ve Ermeniler arasında büyük bir asayiş sorunu göze çarpmamaktadır.

Bu araştırma Amerikan Board ve Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nden temin edilen belgelerden faydalanılarak 1860-1880 yılları arasında Bursa ve civarındaki Ermeniler hakkında bilgi vermeyi amaçlamaktadır. Türk ve Ermeni ilişkilerine yeni bir bakış açısı getirmek makalenin temel hedefidir.

2. 1860-1880 Yıllarında Bursa’da Dil ve Din Konularında Türk- Ermeni İlişkileri

Bursa ve civarından bahsedilirken ABCFM belgelerinden elde edilen misyoner mektuplarına göre açıklamalar yapılacaktır. 1860-1880 yılları arasında misyonerlerin Bursa istasyonunu geniş bir sahada ele aldıkları görülmektedir. Şöyle ki; Bilecik, Balıkesir, Eskişehir, Karahisar, Kütahya ve Ankara Bursa istasyonuna bağlıydı[1].

Tüm Osmanlı Devleti’nde olduğu gibi Bursa’da da Ermenilerin dillerini çok rahat kullanabildiklerini görüyoruz. Bursa merkezde yaşayan Ermeniler için misyoner Richardson’un 24 Mayıs 1873 tarihli mektubunda; Bursa’da Ermenice ve Türkçe kullanılıyor…[2] demektedir. Bu mektuplarda sıkça tekrarlanıldığına göre Ermeniler kendi dillerini özgürce kullanmışlardır[3]. Yayın konusunda da herhangi bir sıkıntının olmadığı 18 Mart 1875 tarihli mektuptan anlaşılır. Ermenilerin Bursa’da o dönemde haftalık yayınlarının olduğu ve Ermenice makalelerin yayınlandığı bilinmektedir[4].

1862-1863 yılı Bursa istasyonu yıllık raporları incelediğinde, Bursa merkez istasyonunun yanında Bursa’ya bağlı dış istasyonların bazılarında da Türkler ile Ermenilerin birlikte yaşadığı görülmektedir. Bursa’nın dış istasyonu Mihalıç’ın, o yılarda Bursa’ya 12 saatlik mesafede olduğu bu yerleşim yerinde 900 hane bulunduğu, bunlardan 150 hanesinin Ermenilere ait olduğu ve incelenen belgelerde herhangi bir asayiş sorununu bulunmadığı görülmektedir[5]. Bunun yanında Kirmastı ve Edincik’te de Türkler ve Ermenilerin birlikte yaşadığı görülmektedir. Edincik’te bulunan Ermenilerin ibadetlerini serbestçe yaptığı ve bir Osmanlı Ermenisinin İncil’i diğer Ermenilerle birlikte çok rahat bir şekilde okuduğu bilinmektedir[6].

Yukarıda belirtildiği üzere Ankara da Bursa istasyonuna bağlıydı. Osmanlı toplumunu daha iyi anlamak için 5 Mayıs 1862 tarihinde Bay Parson’dan gelen mektubu kısaca özetlemenin uygun olacağı kanısındayım;

5 MAYIS 1862

BAY PARSONS’DAN MEKTUP

ANKARA ZİYARETİ

Bay Parsons Nisan ayında seyyar kitap satıcısı Baron Hampartsoon ile Ankara’yı ziyaret etti. Ziyareti 11 Nisan Cuma günü Sapanca, Nallıhan ve Kurtbelen ile başladı ve 19 Nisan’da Ankara’ya vardık. Protestan kilisesinin ilkelerine samimiyetle bağlı olan, yerli yardımcı Baron Abkar bizi hoş karşıladı.

...... 4 yıl önce Ankara’yı ziyaretimde Hasan isimli Ermeni din değiştirerek Abkar ismini aldı. O bir Müslüman idi Hıristiyan oldu.

Müslüman, Yahudi, Rum, Ermeni, Romalı Katolik olsun tüm insanlara geçen Ramazan ayının sonuna kadar vaaz verdi. Türk olan kayınpederinin şikâyeti üzerine tutuklandı ve hapsedildi. Paşa ona sordu:

Sen bir Müslüman mısın?

Cevapladı: ‘Hayır ben ölmüş olan Muhammet’e inanamıyorum ama her zaman yaşayan İsa’ya inanıyorum.’

Yeni Ahit kitabını göstererek ‘benim kitabım bu’ dedi.

Paşa: ‘İstediğin dinî seçmekte özgürsün, ama sen sâdık karınla birlikte yaşarken niçin dininden dönüyorsun?’[7].

Burada dikkat çekilecek husus bir Osmanlı paşasının dinî özgürlük hakkındaki hassasiyetidir. Yalnız; meseleyi aile hayatı bakımından incelemesi de önemlidir. Ankara’da Türkler ve Ermeniler arasında dinî alanda bir kargaşa görülmemektedir. Fakat Ermenler kendi aralarında problemler yaşamaktadırlar. Ankara’da 1866 yılında Katolik Rumlar ile Protestan Ermeniler arasında zıtlıklar yaşandığı Amerikan belgelerinde açıkça neşredilmiştir[8]. Türkler ve Ermeniler arasında bir sorun veya kargaşaya, incelenen 500’e yakın belgede rastlanmamıştır.

Dinî alanda Osmanlı hoşgörüsü başta İstanbul olmak üzere tüm Anadolu’da hissedilmektedir. Bu alanda bir hoşgörü göze çarpmaktadır[9]. Bursa’da Setbaşı’ndaki Protestan Ermeni Kilisesi’nde Ermeni papazın âyinleri rahatça yönettiği görülmektedir[10]. 1870 yılında Schneider Benjamin’in mektuplarından elde edilen bilgilere göre; Bursa’da 1848 yılında kurulan Ermeni Kilisesi papazı Dionican, Bilecik’te 1857 yılında kurulan Ermeni Kilisesi papazı Hohammnes Stepenian ve 1865 yılında kurulan Muradiye Kilisesi papazı Alexander Parhtiliyian’dır. Bu kiliselerde Ermeniler kendi dinlerinin gereklerini sorunsuz bir şekilde yerine getirmişlerdir[11].

1866-1867 yılı Bursa istasyonu raporlarından anlaşıldığı üzere Bursa dış istasyonu olan Kütahya’da büyük bir Türk nüfusunun olduğu ve burada az miktarda bulunan Ermenilerin bir kilisesi bulunduğu ve bu kilisede Krikor isimli bir vaizin görev yaptığını öğreniyoruz[12]. Kütahya’da iki adet Hıristiyanlığ’ın öğretilerini yayan gazete yayınlanmakta ve bu gazete Ermeniler arasında okunabilmektedir[13].

Balıkesir’de de 1865 yılında bir Ermeni kilisesi olduğu ve bu kilisede bulunan vaizlerle Ermenilerin rahatça ibadetlerini yaptıklarını görmekteyiz[14]. Balıkesir’de 1868 yılında 5 000 Türkün bulunduğu ve bu bölgede yerleşen 400 Ermenin kendi dinlerini özgürce uygulayabildiği görülmektedir[15]. Edincik’te bulunan altı Protestan Ermenisi düzenli olarak ibadetlerini yapmaktadırlar[16].

Karahisar’da bulunan Ermeni Hagi Madteas bir Protestan olarak dinî hizmetlerini hiçbir engelle karşılaşmadan yapmaktadır[17]. Burada bulunan vaiz hem Ermenice hem de Türkçe bilmektedir[18].

Bursa’ya bağlı dış istasyon Muradiye’de de Ermeniler bulunmaktadır. Buradaki Ermeniler rahatça ibadetlerini yapmaktadırlar. Türk köylüleri ile birlikte çalışmalar yapmaktadırlar[19]. Eskişehir’de Hıristiyan Ermeni aileler bulunmaktadır. Bu şehirde dört Ermeni Protestanlık çalışmalarında bulunmaktadır[20].

Bursa ve civarında Amerikan arşiv belgelerinden elde edilen bilgilere göre Protestan Ermenilerin 1865 yılındaki sayılarını öğrenebilmekteyiz. 35 096 nüfuslu Bursa merkezinde 146 Protestan Ermeni bulunmaktadır. Mihalıç’ta 18, Edincik’te 17, Yenişehir’de 5, Bilecik’te 35, Muradiye’de 26, Eskişehir’de 4, Kütahya’da 13, Ankara’da 15 Protestan Ermeni bulunmaktadır[21]. Zikredilen yerlerde bulunan Ermeniler mevcut olan kiliselerde Pazar âyinlerini yapabilmekte ve vaftiz işlerini gerçekleştirmektedirler.

3- 1860-1880 Yıllarında Bursa’da Sosyal ve Kültürel Alanda Türk-Ermeni İlişkileri

Bu dönemde sosyal ve kültürel açıdan Türk-Ermeni ilişkileri incelendiğinde Türkler ve Ermenilerin aynı okullarda eğitim gördüklerini belirtmek mümkündür. Bunun yanında Bursa’da Ermeni Yetimhanesi açılmış ve bu yetimhanede Ermenilerin yanında Türkler de kalmıştır.

1865 yılında Bursa’da Türklerin ve Ermenilerin birlikte okuduğu bir okul bulunmaktadır. Bu okulda Türkçe ve Ermenice eğitim yapılmaktadır[22]. Karahisar’da Ermeni okulu bulunmakta, yıllardır burada Amerikalıların kitapları okutulmaktadır[23].

Bursa misyoneri Joseph. K. Greene’nin 12 Nisan 1867 tarihinde yazmış olduğu mektuptan anlaşıldığı üzere; misyoner Yenişehir’de Ermeni evlerini ziyaret etmiştir. Bu ziyareti sırasında Yenişehir’de bulunan okulda Ermeniler ve Türklerin birlikte eğitim yaptıklarını ve ortak kitaplar kullandıklarını belirtmiştir[24].

Bu dönemde Bursa’da açılan Ermeni Yetimhanesi de Türk-Ermeni ilişkilerine başka bir boyut katmıştır. Bursa’daki Ermeni Yetimhanesi ile ilgili aşağıdaki belge son derece ilgi çekicidir. Bu belgeye göre:

1875 yılında birçok iyiliksever İngiliz kardeşimiz Bursa Yetimhanesi’ni kurdu. Bu yetimhanede Türk misyonunda sekreter papaz T.W. Brown’un isteğiyle kuruldu.

29 Mart 1887 yılında papaz ve diğer arkadaşları Bursa’ya ulaştı. Ayın 30’unda burayı denetlediler ve 2 Nisan’da aşağıdaki resmî beyanatı; Ermeni Bay ve Bayan Baghdasarian kabul etti.

1 Nisan 1887’de İstanbul’u, 30 Mart’ta Bay ve Bayan Baghdasarian tarafından idare edilen Bursa’daki okul ve yetimhaneyi ziyaret ettim. Yetimhane hakkında aşağıdaki özet doyurucu olacaktır.

Bizim partinin yetimhanede sayıları aşağı yukarı 100’ü bulan çocuklara yaklaşım tarzı son derece candandır. Bu yetimlerin elbiseleri düzenlice verilmekte ve mutlu bir şekilde onların bakımları gönülden yapılmaktadır. Yetimler birinci olarak küçük kilisede toplandılar ve sonra ilâhî okudular. Türk misyonunun sekreteri papaz T.W. Brown onlara Türkçe olarak samimi bir şekilde hoş geldiniz dedi. Bütün okul adına, bir memurun çocuğu ile; Ermeni, Türk, Rum ve İngiliz çocuklar tarafından ilâhî ezbere okundu ve bu dillerin yanında Fransızca da bu uyuma eşlik etti. Bay Brown ve Dr. Thomson yetimhanede bulunduğu sürece İngilizce Kitab-ı Mukaddese’yi anlaşılır şekilde bütün çocuklara okudu.

Bu kurumun teftişinde; zeminde iki büyük sınıf, yemek odası, mutfak ve banyo bulunmaktadır. Kızlar ve erkekler için iki geniş yatakhane üst kattadır.

Çocuklar okulun sınıflarına toplandılar. Onlara Almanca Okuma, Coğrafya, Fizik, Politika ve diğer branşlarda doyurucu dersler veriliyor ve dikkatli olarak sınavlar yapılıyor. Bu teftişte son olarak el işi ve çizimler denetleniyor. Bay Baghdasarian, Bay Brown’a her gün programı sunuyor. Bütün çocukların; yaş, millet, okula giriş zamanının kayıtları listeler halinde düzenli olarak tutulmaktadır.

Biz okuldaki şahane disipline, açıklığa, çocukların mutluluğuna, kurumun her yerinde çocuklar arasında temizliğe ve düzene, iyi bir eğitime şahit olduk. Bay ve Bayan Baghdasarian yetimhanenin idaresinde son derece başarılı. Mutlu bir Hıristiyan evi olarak burayı genişletiyorlar.

Sonuç olarak İngiliz, Alman, İsviçreli ve bu ülkede her yerde bulunan Protestan kiliselerine değerli yardımlarını vermelerini tavsiye ederiz.

T. W. BROWN M. A.

(Londra Yardım Derneği’nin Türk Misyonu sekreteri)

ALEXANDER THOMSON

(İstanbul, İngiliz ve Yabancı İncil Derneği Temsilcisi)

JOSEPH K. GREE D. D.

(Şimdi İstanbul’da olan Bursa istasyonunun eski Amerikan misyoneri)

A. CONSTANTİON

(Papaz ve İncil tercümanı)

S. UTUDJİAN

(Papaz ve Pruag’ın editörü)[25]

Belgeden anlaşıldığı üzere Bursa Ermeni Yetimhanesi, 1875 yılında yapılan bağışlarla Bay Gregory Bagdasarian tarafından kurulmuştur[26]. Ermeni Bay ve Bayan Baghdasarian yetimhaneyi idare etmektedir. Türk yetkililer bu yetimhanenin kurulmasına karşı çıkmamışlardır. Belgenin en ilgi çekici kısmı Türk ve Ermeni yetimlerin bir arada kalmasıdır. Yetimhanenin yanında okul olarak kullanılan kurumda ise modern dersler verilmektedir. Yetimhanede Türkçe ve Ermenice konuşulmaktadır. Belgede bu kurumda Amerikalıların misyonerlik faaliyetleri yaptıkları da açık bir şekilde gözler önüne serilmekte, burada bulunan çocuklara toplu olarak ilâhîler okutulduğu ve İncil öğretildiği de belgeden anlaşılmaktadır.

Kurulduğundan beri 600’den fazla çocuk Türk imparatorluğunda sığınma yerine kabul edildi ve böylelikle bu kötü hayattan kurtuldular. Bu yetimhanede 1880 yılında 50 çocuk var ama 500 yetim kız ve erkek çocuğa yuvada yiyecek ve giyecek yardımı yapılıyor[27].

Günlük gazetelerin belirttiğine göre; ülke çok kötü durumda ve yoksulluk ağır derecede. Bu şartlara rağmen, yetimler için yer sorunu olmuş, Türk yetkililerden yardım istenmiş ve bu yardım talebi olumlu karşılanmıştır[28]. Osmanlı Devleti’nin Ermeni yetimler ile ilgili alınan kararları desteklediği görülmektedir.

Yetimler için bir dispansere ihtiyaç olduğu ve yetimler için hayırsever Hıristiyanların Küçük Asya’daki bu şehre 10 000 $ bağışta bulundukları belgede belirtilmiştir. Bayan Baghdasarian kendi cümleleri ile risalesinde bu yetimhaneyi Küçük Asya’da Olimpos Dağı’nın Sesi olarak adlandırmaktadır ve yetimhanenin iyi çalışması için yardım istemiştir[29].

24 Temmuz 1890 tarihinde Bay Mihran Baghdasarian komitenin sekreteri olarak Bursa’daki Ermeni Yetimhanesi’ne bağış toplaması için görevlendirilmiştir. Cyrus Hamlin[30] bu çalışmalara destek vereceğini belirtmiştir.[31]

Bursa’da görev yapan ABCFM misyoneri L. S. Crawford yetimhanenin Türkiye Krallığı’nda faydalı bir etki yaptığına inanmaktadır. Yetimhaneye gelen bütün bağışların kaydedilme zorunluluğu vardır[32]. Yetimhanedeki çocukların eğitimlerine önem verilmiştir. Eğitim süreçleri sürekli gözlenmiştir. Özel durumlarda çocukların tedavi ve bakımları yapılmıştır[33].

Osmanlı Devleti de yetimhanedeki gelişmeleri gözlemlemiştir. Ülkenin çeşitli yerlerinde yabancılar tarafından kurulan yetimhaneleri denetim altında tutmuştur. Burada kendisine tâbi olan azınlıkların yetimlerini de takip etmiştir. Bu yetimlerin nakilleri, niçin yetim kaldıkları ve ne şartta yaşadıklarını her zaman gözlemiş ve vatandaşlarına sahip çıkmıştır. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nden elde ettiğimiz belgeler bu olayları şu şekilde aydınlatmaktadır;

Bitlis vilâyetinden gelen şifreli bir telgraftan anlaşıldığına göre; Bitlis’teki Ermeni yetimlerin İzmir ve Bursa’da bulunan Amerikan misyonerlerine ait eytamhaneye[34] gönderilmesine izin verilmesi için Dahiliye Nezareti’ne bir yazı yollanmıştır[35]. Bu yazıdan çıkarılan sonuç Bursa ve İzmir’deki yetimhanelerden Osmanlı Devleti’nin haberdar olduğudur. Bu çocuklardan iki tanesinin babası bir vukuattan ve diğer ikisinin de vukuat esnasında vefat ettiğini biliyoruz. Bir diğer iki Ermeni çocuğun da Amerikalı Bayan Kol isimli bir öğretmenin valideleriyle akraba olduğu tespit edilmiştir[36]. O dönemde Bitlis valisi olan Ömer Bey, bu altı çocuğun mürur tezkerelerinin[37] polis komiseri tarafından verildiğini ifade etmiştir[38]. Bizzat Bitlis valisi bu işi takip etmiştir.

Bitlis’ten çıkan bu çocuklar Amerikan misyonerlerine ait olan İzmir ve Bursa’daki yetimhaneye hareket etmişlerdir. Buradan Erzurum İngiliz konsolosluğuna ulaşmışlar ve konsolosun tavsiyesiyle Trabzon’a hareket etmişlerdir. Trabzon İngiliz konsolosu bu yetimlerin masraflarını karşılayarak Yunan şirketinin Bunye isimli vapuruyla yolcu etmiştir[39].

Çocukların İzmir ve Bursa’ya ulaşıp ulaşmadıkları ve kaçının kız kaçının erkek olduğu takip edilmiştir[40]. Zaptiye Nezareti Bitlis’ten çıkan yetimlerin Trabzon’dan İzmir ve Bursa’ya gitmelerine müsaade etmiştir[41]. Ermeni vatandaşların yetimleri de kollanmıştır. Kısaca özetlemek gerekirse 1860-1880 yılları arasında Türk-Ermeni ilişkilerinde sosyal ve kültürel hayatta bir birliktelik ve ortak hareket gözlenmiştir.

4. Değerlendirme ve Sonuç

Ermeni Kilisesi metropoliti Kirkor Damatyan’ın ifadelerine göre: Üç kıtada hükümran olmuş bir devletin kuruluşunun 700. yıldönümünü kutluyoruz. Osmanlı İmparatorluğu’nun bizce en önemli özelliği, üç semavî dine mensup, farklı diller konuşan ve farklı kökenli milletleri 623 yıl bir bayrak altında yönetmiş olmasıdır. Osmanlı sultanları, gerek Müslüman, gerek gayrimüslim tebaaya dinî inanç ve ibadet özgürlüğü tanıdılar. Osmanlı yönetiminin bu hoşgörüsü sayesindedir ki, Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde Hıristiyan ve Musevîler kendi inançlarının şartlarına göre yaşayabilme imkânı buldular[42]. Ermeni metropolitinin de belirttiğine göre Osmanlı Devleti Ermenilere dinî alanda son derece hoşgörülü yaklaşmıştır. Bursa ve civarında da yukarıda belirtilen belgelerde dinî alandaki bu hoşgörü son derece hissedilmektedir.

Sonuç olarak söyleyebiliriz ki Bursa ve civarında Ermeniler 1860–1880 yıllarında birlikte yaşama sanatını en iyi şekilde göstermişlerdir. Ortak okullarda okumuşlar ve açılmış olan yetimhanede birlikte kalmışlardır. Osmanlı Devleti’nin hoşgörüsü her alanda hissedilmiştir. İncelediğimiz dönemden sonra bu iki toplum dönemin güçlü devletlerinin kışkırtmalarıyla birbirine düşürülmüş ve kavga ettirilmiştir. Osmanlı Devleti her iki toplumun da daha fazla zarar görmemesi için Tehcir Kanunu’nu çıkarmıştır. Bu kanunla Ermeniler sistemli olarak güneye doğru göç ettirilmiştir. Bu iki toplum halâ karşı karşıya getirilmeye çalışılmaktadır. Tarihî gerçekleri unutmamak ve arşiv belgeleri ışığında tarihe yaklaşmak tüm ulusların vazifesidir. Çalışmamız, bu gerçekleri ortaya koymak ve hatırlatmak amacıyla yapılmıştır.

Kaynaklar

A- Papers of the American Board of Commissioners for Foreign Mission (PABCFM)

1- Reel 582, Belge No: 451, 453, 477, 498,

2- Reel 583, Belge No: 597,

3- Reel 584, Belge No: 1135, 1141, 1147, 1154, 1157, 1166, 1176, 1177,

4- Reel 586, Belge No: 27, 600, 622,

5- Reel 588, Belge No: 453, 478,

6- Reel 592, Belge No: 60,

7- Reel 593, Belge No: 790, 800,

8- Reel 594, Belge No: 16,

9- Reel 596, Belge No: 570, 571,

10- Reel 607, Belge No: 610,

11- Reel 615, Belge No: 1189, 1190.

B- Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA)

A.MKT. MHM., Belge No: 702/21-1, 702/21-2, 702/21-3, 702/21-5, 702/21-8, 702/21-9.

C- Tetkik Eserler

Damatyan, Krikor, Osmanlıda Hoşgörü Birlikte Yaşama Sanatı, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Yayınları, İstanbul 2000.



* Erciyes Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Bölümü Okutmanı; E-mail: ozguryildiz@erciyes.edu.tr; Tel: 0 352 437 49 37-12002
[1] PABCFM, Reel 586, No: 600’de Bursa’da görevli misyonerlerin Ankara sahasına da baktığını görmekteyiz.
[2] PABCFM, Reel 593, No: 790
[3] PABCFM, Reel 593, No: 800
[4] PABCFM, Reel 592, No: 60
[5] PABCFM, Reel 582, No: 451
[6] PABCFM, Reel 582, No: 453
[7] PABCFM, Reel 586, No: 27
[8] PABCFM, Reel 584, No: 1166.
[9] PABCFM, Reel 583, No: 597.
[10] PABCFM, Reel 588, No: 478.
[11] PABCFM, Reel 594, No: 16.
[12] PABCFM, Reel 582, No: 477.
[13] PABCFM, Reel 584, No: 1177.
[14] PABCFM, Reel 584, No: 1135.
[15] PABCFM, Reel 582, No: 498.
[16] PABCFM, Reel 584, No: 1147.
[17] PABCFM, Reel 584, No: 1157.
[18] PABCFM, Reel 588, No: 453.
[19] PABCFM, Reel 584, No: 1135.
[20] PABCFM, Reel 586, No: 622.
[21] PABCFM, Reel 584, No: 1141.
[22] PABCFM, Reel 584, No: 1142.
[23] PABCFM, Reel 584, No: 1154.
[24] PABCFM, Reel 584, No: 1176.
[25] PABCFM, Reel 596, No: 570-571.
[26] PABCFM, Reel 615, No: 1189.
[27] PABCFM, Reel 615, No: 1189.
[28] PABCFM, Reel 615, No: 1189.
[29] PABCFM, Reel 615, No: 1189.

[30] İstanbul eski misyoneri ve Robert Kolej’in kurucu müdürü.

[31] PABCFM, Reel: 615, No: 1190.
[32] PABCFM, Reel 615, No: 1190.
[33] PABCFM, Reel 607, No: 610.
[34]Eytamhane, yetimhane demektir.
[35] BOA, A.MKT.MHM., Belge No: 702/21/1.
[36] BOA, A.MKT.MHM., Belge No: 702/21/2.
[37] Mürur tezkeresi, geçiş belgesi, pasaport anlamına gelmektedir.
[38] BOA, A.MKT.MHM., Belge No: 702/21/3.
[39] BOA, A.MKT.MHM., Belge No: 702/21/5.
[40] BOA, A.MKT.MHM., Belge No: 702/21/8.
[41] BOA, A.MKT.MHM., Belge No: 702/21/9.
[42] Krikor Damatyan, Osmanlıda Hoşgörü Birlikte Yaşama Sanatı, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Yayınları, İstanbul 2000, s.175.




Kaynak: © Erciyes Üniversitesi 2006



Hiç yorum yok: