Fırat Güllü’nün yeni çıkan Vartovyan Tiyatrosu ve Yeni Osmanlılar adlı kitabına göre Türkiye’de tiyatronun kurucusu sayılan Güllü Agop’un (Hagop Vartovyan) sahneye koyduklarından biri de Namık Kemal’in vatan sevgisini anlattığı Vatan Yahut Silistre oyunu
Yaşadığımız toprakların doğasında var çokkültürlülük. Cumhuriyet döneminden sonra ulusalcı bir bakış açısıyla önüne 'Türk' etiketini yapıştırdığımız tiyatro ve müzik gibi sanat türleri de çokkültürlü bir ortamda doğdu ve gelişti. Ancak bu durum yıllar yılı görmezden gelindi. Çünkü söz konusu ulusalcı bakış hâlâ gerek devlet katında, gerekse akademik çevrelerin önemli bir kısmında hâkim. Osmanlı döneminin çokkültürlü ortamında gelişen bir sanat türü olan tiyatro, en önemli akademisyenlerin çalışmalarında bile 'Türk Tiyatrosu' tanımının içine sıkıştırılmaya çalışıldı bugüne kadar. . . Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu Yayınları tarafından yayımlanan Vartovyan Tiyatrosu ve Yeni Osmanlılar ile Türkiye Ermeni Sahnesi ve Çalışanları adlı kitaplarının bu hatalı bakış açısını düzeltme konusunda faydalı olacağı şüphesiz.
Vartovyan Tiyatrosu ve Yeni Osmanlılar adlı çalışma Fırat Güllü tarafından kaleme alındı. Şarasan adıyla bilinen Sarkis Tütüncüyan'ın, ilk basımı 1914 yılında yapılan Tırkahay Pemı Yev İr Kordziçnerı isimli eseri ise Berberyan Kumpanyası'ndan Boğos Çalgıcıoğlu tarafından Türkiye Ermeni Sahnesi ve Çalışanları adıyla Ermenice aslından Türkçe'ye çevrildi.
Fırat Güllü ile kitaplar ve tiyatronun yaşadığımız topraklardaki serüveni hakkında konuştuk. Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu’nun (BGST) tiyatro faaliyetleri kapsamında oluşturulan Kültürel Çoğulculuk Grubu’nun çalışmaları, çokkültürlü tiyatro ile ilgili kitapların temelini oluşturmuş.
“Ana dilinin ya da kültürünün devamını sağlamak için tiyatro yapan grupları öncelikle gündemimize aldık. Ermenice, Lazca, Kürtçe ve benzeri dillerde tiyatro yapan gruplarla da bu esnada iletişime geçtik. Tiyatronun farklı kültürlerin alışveriş içinde bulunmasını kolaylaştırıcı bir etkisi olmasından hareketle kurguladık aslında Kültürel Çoğunculuk Projesini. Bu konudaki araştırmalarımız Mimesis dergisinde de yayımlanıyor."
Hrant Dink'ten sonra
Geçmişte de Ermeni tiyatrosu hakkında okumalar yaptıklarını söyleyen Fırat Güllü, Hrant Dink'in öldürülmesinden sonra bu konuda proje üretmeye karar verdiklerini söylüyor. "Bu travmatik olaydan sonra ben konuyla ilgili kaynakları yeniden okumaya başladım. Bir yıl boyunca Berberyan Kumpanyası'ndan Boğos Çalgıcıoğlu'yla birlikte çeşitli seminerlerde konu hakkındaki araştırmalarımızın sonuçlarını anlattık. Bugüne kadar tiyatro tarihiyle ilgili elimizde bulunan en kapsamlı kaynaklar, Refik Ahmet Sevengil ve Metin And'ın kitaplarıydı. Bu çalışmalar da değerli olmakla birlikte çeşitli eksikleri vardı. Mesela Metin And, eserlerinde ulusalcı bir dil kullanmış ve Ermeni Tiyatrosu'ndan söz ederken bile 'Türk Tiyatrosu' tanımını kullanmış. Bizim amacımız önyargılardan arınmış, ciddi ve Osmanlı Tiyatrosu'nun doğduğu çokkültürlü ortamı anlatan bir çalışma ortaya koymaktı."
Boğos Çalgıcıoğlu'nun Ermenice'den Türkçe'ye çevirdiği Şarasan'ın Türkiye Ermeni Sahnesi ve Çalışanları isimli kitabının Osmanlı Tiyatrosu tarihi üzerinde çalışan araştırmacıların bir numaralı başvuru kaynağı olduğunu vurgulayan Güllü, "Şarasan, bu topraklarda modern tiyatronun doğuşunu tiyatro sanatçılarının yaşam öyküleri üzerinden roman tadında anlatıyor" diyor. Fırat Güllü amaçlarının Osmanlı tiyatrosunun çokkültürlü bir yapısı olduğunu vurgulamak ve bugüne kadar yapılmış olan çalışmaların eksikliklerini giderme yönünde adım atmak olduğunu ifade ediyor. "Geçmişte yürütülen çalışmalarda farklı dillerde, özellikle de Ermenice kaleme alınmış çalışmaların yoğun biçimde kullanıldığına ama hiçbir biçimde Türkçeye çevrilmediğine tanık oluyoruz. Bu önemli bir eksiklik olarak görünüyor ve bu konuda artık harekete geçmek gerekmektedir. Belki bu kaynakların çevrilmesi olgusal anlamda daha önce yapılmış olan çalışmaların aşılmasına büyük bir katkı sağlamayabilir. Ama bunların mutlaka çevrilmesi ve şu an Türkçe'de bulunan kaynaklarla karşılaştırmalı olarak ele alınması şart."
Vartovyan ya da Güllü Agop
1872-73 yıllarında Osmanlı'ya özgü çokkültürlü bir tiyatro kurma girişiminde bulunuldu. Vartovyan Tiyatrosu ve Yeni Osmanlılar, bu tiyatronun hikâyesini anlatıyor. Aralarında Namık Kemal tarafından yazılan Vatan Yahut Silistre’nin de bulunduğu politik nitelikli oyunlar, Güllü Agop lakabıyla bilinen Hagop Vartovyan'ın yöneticisi olduğu Vartovyan Tiyatrosu'nda, Ermeni oyuncular tarafından oynanıyordu. Tiyatronun toplumu etkilemek için önemli bir araç olduğunu anlayan Yeni Osmanlılar'ın bu faaliyetleri, zamanın hükümeti tarafından engellenmiş ve Namık Kemal ile arkadaşları sürgüne gönderilmişti.
Sonradan Müslüman olan ve geçtiğimiz senelerde Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi eski rektörü Yücel Aşkın’ın dedesi olduğu yönündeki haberlerle gündeme gelen Güllü Agop'un Türk Tiyatrosu'nun kurucusu olduğunu ve bunun tüm tiyatro araştırmacıları tarafından kabul edildiğini vurgulayan Fırat Güllü, Bengliyan, Atamyan, Mınakyan gibi Ermeni oyuncuların Osmanlı'da tiyatro sanatının gelişimindeki katkılarının ise gözardı edildiğini vurguluyor.
Taraf/ÖZLEM ERTAN - Istanbul - 03.01.2009
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder