XIX.Yüzyıl Sonlarında Osmanlı Devleti’nde Yaşayan Ermenilerin Evlerinde Ermeni Milliyetçiliği Hakkında Ele Geçirilen Dökümanlar Ve Bunun Ermeni Milliyetçiliğinin Yayılmasında Etkileri
Doç. Dr. Ahmet HALAÇOĞLU
ÖZET
XIX. yüzyılın ikinci yarısına kadar Osmanlı Devleti’yle hiçbir problem yaşamadan hayatlarını sürdüren, Avrupalı büyük devletlerin siyasî ve diplomatik gündeminde yer almayan Ermeniler, ne oldu da bir anda Osmanlı iç politikasının ve de uluslar arası diplomasinin gündemine girdi? Her şeyden önce her iki toplum arasında düşmanlıktan bahsetmenin mümkün olmadığı bir gerçektir. Peki, bu durumda Ermeni Meselesi’ni ortaya çıkaranlar kimlerdir?
Yukarıdaki sorunun cevabını dünya siyaseti ve konjonktüründe o dönemde meydana gelen köklü ve devrim niteliğindeki gelişme ve değişmelerde aramak gerekir. O dönemde dünyada iki önemli değişim ve gelişme yaşanmıştı. Birincisi, Sanayi İnkılâbı’nın tabii sonucu olarak ortaya çıkan sömürgecilik, diğeri de Fransız İhtilali ve onun paralelinde ortaya çıkan milliyetçilik akımıdır. Tabii ki, Avrupalı büyük devletlerin dünyaya hâkimiyet planlarında bu iki olguyu silah olarak kullanma eğilimine girmiş olmaları ve bunun bir parçası olarak da Osmanlı Devleti’ne yönelik izledikleri politikaları dikkatle incelemek gerekmektedir. .
Ermeni Meselesi’nin ortaya çıkmasında Fransız İhtilali’nin doğal etkisi olduğu gibi Batılı güçlerin tahrikleri ve teşviklerinin, Ermeni Kilisesi ve Patrikhanesi’nin, Ermeni komitalarının, misyoner faaliyetlerin etkisi de göz ardı edilmemelidir. Böylece emperyalizmin temellendirdiği Şark Meselesi ve bunun sonucunda ortaya çıkan Ermeni Meselesi, Türkler ile Ermeniler arasında yıllarca sürecek olan düşmanlık tohumlarını ekmiştir.
Bunlardan özellikle misyonerlerin faaliyetlerinin ve yabancı okulların açılmasının ardından buralarda yetişen Ermeniler hangi cemaate veya mezhebe mensup ise o cemaati destekleyen ülkelere, iş bulma veya kurma maksadıyla göç etmeye, oralarda yüksek tahsillerini tamamlamak üzere gitmeye başladılar. Böylece yüzyıllardır gözden kaçan Ermeniler bir anda Avrupa kamuoyunun ilgisini çekmeye başladı. Avrupa’nın ilgisi Ermenilere yeni bir siyasî zemin, yeni ufuklar açmaya başladı. Anadolu’daki misyoner okullarında eğitilirken Müslüman-Hıristiyan ayrımıyla yetiştirilen Ermeni gençlerinin büyük bir kısmı, Avrupa’daki eğitimlerinin ardından Anadolu’ya tekrar dönerek yeni kuşak Ermenilerin eğitiminde rol aldılar. XIX. yüzyılın ikinci yarısında Avrupa’dan dönen eğitimli Ermeni gençlerinin faaliyetleri Osmanlı Devleti’nin içinde yeniden bir yapılanma hareketine dönüştü. Bu hareket, Müslüman-Hıristiyan çatışmasından Türk-Ermeni çatışmasının başlangıcını teşkil etti. Böylece, Tanzimat’a kadar dinî cemaat statüsünde olan Ermeniler, bu okullar ve misyonerler vasıtasıyla Avrupa ile kurulan temas sonucunda vatan, millet, millî kültür, bağımsızlık gibi kavramlardan haberdar ve bunları ideal edinen yeni bir liberal, milliyetçi Ermeni aydın sınıfı ortaya çıktı.
XIX. yüzyılın sonuna gelindiğinde, büyük devletlerin tahriki, din adamlarının tesiri ve Ermeni milliyetçi liderlerinin milliyetçilik konusunda yaptıkları yayınlar vasıtasıyla Osmanlı Devleti’ne karşı Ermenilerin fikirlerinde değişmeler başladı. Bunun hemen ardından Ermeniler millî maksatlarına ulaşmak için devlete karşı silahlı mücadele yöntemleriyle 1869’dan itibaren ihtilâl komiteleri kurmaya başladılar. Nitekim bu propagandalar neticesinde Anadolu’da yaşayan Ermeniler arasında milliyetçilik fikri yayılmış ve 1890’lardan sonra yaklaşık 40 kadar Ermeni isyanı patlak vermiştir. İşte tebliğimizde, Ermeni milliyetçi liderler ve kurulan ihtilal komitelerinin, Anadolu Ermenileri arasında yayılan milliyetçiliğin temelini teşkil eden yayın faaliyetlerinden ve bunun Ermeni halkı arasında milliyetçiliğin yayılması bağlamında etkileri üzerinde durulacaktır.
Bugüne kadar Ermeni meselesi denince akla 1915 Tehcir Olayı gelmiştir ve Ermeni meselesinde savunmamızın ana noktasını bu olay oluşturmuştur. Bu durumda da, bilmeyenlerin zihinlerinde, sanki 1915 Ermeni Tehciri’nden önce ve sonra Ermeni olayı veya meselesi olmadığı izlenimi uyanmaktadır. Oysa tehcirden önce Anadolu’da Ermeniler tarafından çıkarılan isyanlar, tehcirden sonra ASALA terör örgütünün yaptığı Ermeni terörü vardır. Ermeni destekçisi Avrupa ülkeleri ve Ermenilerce olayın hep Tehcir ve sözde soykırım meselesinde yoğunlaştırılması ve bizim de böyle bir soykırımın mevcut olmadığını tarihî belgelerle ispata çalışmaya uğraşmamız, tehcir öncesi ve sonrası olaylarının hep göz ardı edilmesine sebep olmaktadır. Çünkü tarihî olaylar bir süreçtir, devamlılık gösterirler, neden-sonuç ilişkisi vardır. Bunun için tehcir incelenirken mutlaka tehcirden önceki Ermeni isyanlarının sebepleri üzerinde de ayrıntılı durulması gerekir.
Şimdiye kadar her ortamda Ermenilerle 900 yıldır iç içe, kardeşçe yaşadığımız yazıldı, hatta yazdık. Bu hoşgörüden dolayı Ermenilerin çocuklarına bile zaman zaman Türkçe isimler verdiğini söyledik. Gerçekten de bu böyleydi ve her iki toplum arasında düşmanlıktan bahsetmek mümkün değildi. Ancak bütün bunların Ermeni Meselesi’nin çözümünde hiçbir faydası olmadı. Bunun için artık meselenin daha derinlemesine incelenmesinde fayda vardır. Peki, XIX. yüzyılın ikinci yarısına kadar Osmanlı Devleti’yle hiçbir problem yaşamadan hayatlarını sürdüren, Avrupalı büyük devletlerin siyasî ve diplomatik gündeminde yer almayan Ermeniler ne oldu da bir anda Osmanlı iç politikasının ve de uluslar arası diplomasinin gündemine girdi? Bu meseleyi ortaya çıkaran kimlerdir ve amaç nedir?
Bu durumu her şeyden önce değişen dünya şartlarında aramak gerekir. Üç kıtaya yayılan ve dünyanın üç büyük imparatorluklarından biri olan Osmanlı Devleti XIX. yüzyıla gelindiğinde yarı sömürge durumuna gelmiştir. Osmanlının Avrupa’da yaşanan teknik ve bilimsel gelişmelere ayak uyduramaması özellikle Sanayi Devrimi’nden sonra gelişen ve değişen Avrupa’da da güç dengelerinin bozulması Osmanlı Devleti’nin yarı sömürge durumuna gelişinde önemli bir gerçektir. Her ne kadar imparatorluğu kurtarma çalışmaları altında reformlar yapılmışsa da devletin teokratik yapısından kaynaklanan ikilik ortadan kaldırılamamış ve Osmanlı Devleti dönemin güçlü devletleri için hem iyi bir hammadde kaynağı hem de pazar konumuna gelişmiştir.
Değişen ve gelişen dünyada Fransa, İngiltere, Rusya ve ABD imparatorluk topraklarından daha fazla yararlanmak adına giriştikleri mücadelede gayrimüslim halkı kullanmışlardır. 1774’te imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması’ndan itibaren ilk olarak Rusya, Ortodoks halkın haklarını korumak adına devletin iç işlerine müdahale etmeye başlamıştır. Rusya’yı daha sonra Fransa, İngiltere ve ABD izlemiştir. Her geçen gün artan müdahale ve Fransız İhtilali ile de yayılan milliyetçilik anlayışı gayrimüslimler üzerinde kendi millî devletlerini kurma fikrini doğurmuştur. Osmanlı Devleti içinde ilk olarak Rumlar Mora isyanı sonrası imzalanan Edirne Antlaşması ile bağımsız millî devletlerini kurmuşlardır. Büyük devletlerin, özellikle de İngiltere ve ABD’nin koruyucu kanatları altında ve onların her türü desteğini alan Ermeniler de XIX. yüzyılın sonlarından itibaren kendi bağımsız millî devletlerini kurabilmek adına ayaklanmışlardır.
1890’lardan sonra yaşanan yaklaşık 40 kadar Ermeni isyanının arkasında büyük devletlerin destek ve teşvikleri olduğu kadar, Ermeni milliyetçiliğini destekleyen Ermeni Patrikhanesi’nin, Ermeni çetecilerin, misyoner faaliyetlerinin ve okulların, Ermeniler tarafından kurulan Hınçak ve Taşnak partilerinin de payı bulunmaktadır. Bütün bunların yanında misyoner okullarında okuyarak özellikle ABD’ye giden ve orada özgürlük, milliyetçilik kavramları ile tanışıp Anadolu’ya dönen Ermeni gençlerinin de faaliyetleri unutulmamalıdır. Ermenilerin maddî ve manevî olarak büyük devletler tarafından bu kadar desteklenmelerine rağmen kendi millî devletlerini kuramadıkları görülmektedir. Bunun gerçekleşmemesinde, Ermenilerin nüfus olarak Anadolu topraklarında çoğunluğu oluşturmamaları ve aralarında mezhepsel birliğin olmaması etkili olmuştur.
Ancak her ne kadar Ermeni meselesinin ortaya çıkışında Avrupa devletlerinin Ermenileri çıkarları doğrultusunda kullanmaları ve kışkırtmaları varsa da, olayın özünde herkes tarafından bilindiği üzere, Ermeni milliyetçiliği ve Ermenilerin millî devletlerini kurmak için isyan etmeleri yatmaktadır. Yani Ermeniler mensubu olduğu devlete karşı ihanet etmişlerdir. Bunda da Balkan devletleri, özellikle de Bulgaristan’ın özerklik ve bağımsızlık modelleri örnek alınmış ve uygulamaya koyulmaya çalışılmıştır. Bunun için önceleri hayırsever cemiyetleri şeklinde de olsa, millî cemiyetler kurarak teşkilatlanma yoluna geçmişler, daha sonra ise Avrupa devletlerinin dikkatini çekecek, kamuoyu oluşturacak faaliyetlere geçmişlerdir. Zira her bir Balkan Devleti de bu yolu takip etmiş ve Düvel-i Muazzama denilen Avrupa devletlerinin desteğiyle de millî devletlerini kurmuşlardır. Ancak Ermenilerin bu hareketlerinde Balkan devletlerinden farkları, Anadolu’nun hiçbir yerinde nüfus bakımından çoğunluğu oluşturamamaları ve isyan ettiklerinde de Balkanlardaki gibi topyekûn bir hareketi gerçekleştiremeyip, ancak bölgesel ve birbiri ardına çıkarılan isyanlar şeklinde kalmış olmalarıdır. Millî devleti kurabilmek için her şeyden önce millî duyguların oluşması gerekmektedir. Millî duygunun oluşması ve bunun yayılması da eğitimden geçer. Bu her millet için geçerlidir. Ermeniler de bu yolu takip etmişlerdir. Ermeni isyanlarında elebaşçılık eden kişiler arasında din adamları ve kolej hocalarının bulunması halk üzerinde daha etkili olmaya çalışıldığı şeklinde yorumlanılabilir. Ermeniler arasında eğitimin önemini vurgulaması bakımından, 1895 Maraş ve Zeytun isyanı1 sırasında bir Ermeninin üzerinde bulunan şiirdeki şu iki satırlık mısra;
1 1895 Maraş ve Zeytun isyanı için bkz. Ahmet Halaçoğlu, Bir Ermeni’nin İtirafları(1895 Maraş ve Zeytun Olayları), Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2007.
Açalım her yerde mekteb, yazılalım bütün asker, Demeyelim zabit, nefer, öğrenelim ahlâk ve edep
Eğitimin Ermeni milliyetçiliği ve Ermeni mücadelesindeki etkiyi açıkça göstermesi bakımından önemlidir2.
Ermeni milliyetçiliğinin yayılması için özellikle halkı galeyana getirecek ve onlarda millî duygular uyandıracak yazılar ve yayınlar daha çok Avrupa ve Amerika’da hazırlanmış olup Osmanlı Devleti’nin aldığı tedbirlere rağmen, yurda gizlice sokulmuştur. Osmanlı Devleti bu tür yayınlarla mücadele için yurtdışında ve yurtiçinde faaliyetlerde bulunmuş, bunların önlenmesine çalışmıştır3. Bunun için yabancı devletler nezdinde teşebbüslerde bulunulmasından başka, Osmanlı sefirlerinden de Ermenilerin yabancı ülkelerindeki bu faaliyetlerinin önlenmesine ve zararlı yayınların hükümsüz bırakılmasına çalışmaları istenmiştir4. Bu
2 Bu şiirler, Palulu Menzik isimli bir Ermeninin üzerinde Adana reji kolcularınca bulunmuş ve adı geçen şahıs bu belgeyi yutmak üzere ağzına attığı sırada engellenerek elde edilmiştir. Bkz. Hüseyin Nâzım Paşa, Ermeni Olayları Tarihi I, Ankara 1994, s.190-195.
3 Bu konuda Osmanlı Arşivi’nde çok sayıda belge mevcuttur. Bu yayınlara birkaç örnek vermek istersek; Marsilya’da neşrolunan Armenia isimli Ermeni gazetesinin muzır neşriyatından dolayı İzmir’de bazı şahıslara gönderilen nüshalarına el konulmuştur. BOA, Y.PRK.PT., Belge No:9/76. Halep’teki Amerika başkonsolosluğuna gelen Ermenice muzır neşriyatın araştırılması hakkında bkz. BOA, A.MKT.MHM., Belge No:533/27. Sason ve Ermeni işleri hakkında muzır neşriyatta bulunan Berlin, Paris, Roma ve Brüksel gazetelerinin ülkeye sokulmalarının yasaklanması hakkında bkz. BOA, Y.A.Hus., Belge No:315/18. Paris’te yayınlanan bazı gazetelerin Ermeni işlerinden bahisle muzır neşriyat yaptığından ülkeye gönderilmemesi için yabancı elçilere tebligat yapılmıştır. Konuyla ilgili bkz. BOA, Y.A.Hus., Belge No:320/91. Ermeni Meselesi ve diğer bazı konularda muzır neşriyatlar yapan yabancı gazeteler için bkz. BOA, Y.A.Hus., Belge No:320/96. Atina’da basılan muzır içerikli Ermenice yayınların Akka’daki Ermenilere ulaşmasını sağlayan Beyrutlu Mihail Simon adliyeye sevk edilmiş ve bu gibi evrakı dağıtanlara engel olunması için gerekli tedbirlerin alınması istenmiştir. Bkz. BOA, DH.MKT., Belge No:157/12. Rusya’ya firar eden Ermeni fedailerinin deniz yoluyla Samsun’a gelmeleri ve yanlarında muzır neşriyat getirmeleri için bkz. BOA, A.MKT.MHM., Belge No:551/21.
4 Osmanlı sefirlerine Ermeniler hakkında yapılan tebligat üzerine Londra ve Petersburg sefaretlerinden gelen cevaplarda Ermenilerin efâl ve hareketlerinin kontrol altında bulundurulduğu ve muzır neşriyatı hükümsüz bırakmak için mesai sarf edilmekte olduğu bildirilmiştir. Bkz. BOA, Y.A.Hus., Belge No:285/54. Newyork’ta çıkan Hayik isimli Ermeni gazetesinin muzır neşriyatta bulunması ve Ermenilere askerî talimleri öğretmek gibi teşebbüslerde bulunmasından dolayı
tür yazıların yurda sokulmasında izlenen yol ise Bulgaristan yolu olduğu söylenmektedir5. Yurt dâhilinde de muzır yayınlar takip edilmiş, Ermenilerin fikirlerde heyecan uyandırarak müfsit teşebbüslerde bulunmasına imkân bırakılmaması valilere ve müstakil mutasarrıflıklara açıkça ihtar edildiği gibi muzır neşriyatın Devlet-i Aliye’ye sokulmaması hususuna itina gösterilmesinin de Dâhiliye ve Maarif Nezaretleri’yle Rüsumat Emaneti’ne tebliğ olunmuştur6.
İster Ermeni isyanlarından önce, isterse Ermeni isyanlarından sonra, Ermenilerin evlerinde yapılan aramalarda ele geçirilen zararlı neşriyat, mektup ve silah gibi malzemeler hakkında Osmanlı Arşivi’nde çok sayıda belge mevcuttur. Muzır yayın olarak adlandırılan bu belgelerin ne yazık ki hepsinin uzun uzadıya içeriği verilmemiştir. Ancak içeriği tam olarak verilen dokümanlar incelendiğinde Ermeni milliyetçiliğinin propagandası ve Ermeni olaylarının başlaması hakkında çok önemli bilgiler elde edilebilmektedir. Bu yazıların özellikle lider kadrosu veya eğitimci kişilerin evlerinde bulunması ve bunlar tarafından halka indirgenmesi, halk üzerinde daha etkili olması açısından önemlidir. Ele geçirilen yazı, gazete ve mektuplar Ermenice kaleme alınmış olup, yetkililerce ele geçirildikten sonra Türkçe’ye çevirileri yapılmıştır. Dokümanlar ve silahlar genellikle Ermenilerin evlerinin bodrum veya çatı katlarında duvarlara monte edilmiş gizli sandıklar içerisinde saklanmıştır.
Anadolu’da patlak veren onlarca Ermeni isyanından önce Ermenilerde millî duyguları uyandıracak, birlik ve beraberliği sağlayacak, Türk düşmanlığı aşılayacak ve onları isyan için galeyana getirecek bu Washington sefareti nezdinde teşebbüste bulunulması istenmiş, sefaretten gelen cevabî yazıda ise, Amerika’da matbuat serbestisi bulunduğundan, bunun ancak Amerika Devleti’yle dostluk çerçevesinde çözülebileceği bildirilmiştir. Bkz. BOA, DH.MKT., Belge No:199/71. Bu yayınların devam etmesi üzerine Osmanlı Devleti Amerika’daki Ermenilerin muzır neşriyatının tekzibi için çalışmalar yapmıştır. Bkz. BOA, A.MKT.MHM., Belge No:535/7.Yine Hayik adlı Ermeni gazetesinin Osmanlı Devleti’ndeki Ermenileri isyana teşvik ettiği hakkında Amerika Cumhurbaşkanı’nın beyanatı üzerine gazete muharriri Gabrielyan’ın reisicumhura gönderdiği mektup hakkında bkz. BOA, Y.PRK.HR., Belge No:18/68. Alman gazetelerinde de Osmanlı Devleti aleyhinde muzır haberler yayınlamaları üzerine, bunun men edilmesi hususu Almanya Hariciye nazırına bildirilmiştir. Bkz. BOA, Y.PRK.EŞA., Belge No:21/13.
5 Ermeni fesatçıları tarafından yayınlanan zararlı evrak-ı muzırranın hemen hepsinin Bulgaristan’a gönderildiği ve oradan Osmanlı Devleti’nin diğer mahallerine dağıtıldığı hakkında bkz. BOA, Y.PRK.A., Belge No:9/82.
6 BOA, Y.A.Hus., Belge No:201/72.
tür dokümanların içeriğine örnekler verecek olursak; meselâ Haçador ve Ohannes isimlerindeki iki öğretmenin evlerinde yapılan aramada sandıklar içerisinde Ermeni milliyetçiliği ile ilgili bazı manzumeler bulunmuştur. Açıkça Türk düşmanlığı ve bağımsızlık propagandası yapılan Ermenistan Manzûmesi başlıklı bu yazıyı incelediğimizde, daha sonra Anadolu’da patlak veren Ermeni isyanlarının amacı ve kimler tarafından çıkarıldığını anlamak için zihinleri fazla yormaya gerek olmadığı görülür7:
Peder bana ruhsat ver ta’lîme gidelim. Aynalı tüfengi elime alalım. Bu ne fenâ zamandır mu’âvenet yok Ermeni kardaşlar Türk’ü kırmağa ittifak idelim. Bulgar milletinden numûne alalım. Biz de bu Türk’ün elinden kurtulalım. Mukaddes pederimiz Ermenistan ebedî kalsın. Sultan ve Sa’îd Paşa kibrisin(?) şecî’ Ermenilere boru sadâsı. Vâh vâh daha yeter, daha yeter muhabbetle ittifâk idelim. Zâyi’ olan tâcımız tekrâr alalım. Ey sevgili Ermeni senin ağladığın da kâfi. Vâh vâh daha yeter, daha yeter, muhabbetle ittifâk idelim. Zâyi’ olan toprağımızı tekrar alalım. Ermeni milletine perîşanlıkdır. Vâh vâh daha yeter, daha yeter, muhabbetle ittifak idelim. Zâyi’ olan tâcımız tekrar alalım. Ermeni milletine üserâlık kâfidir. Vâh vâh daha yeter, daha yeter, muhabbetle ittifak idelim. Zâyi’ olan çırağımız tekrar alalım. Ermeni milleti üstüne geliniz ye’s idelim. Vâh vâh daha yeter, daha yeter, muhabbetle ittifak idelim. Zâyi’ olmuş tâcımızı tekrar alalım. Sevgili pederim işte gidiyorum. Şimdi selâmetle kal biz İslâmlar elinde esiriz Ermeni dayansın. Ey akraba, ey dostlarım bırakınız biz gidelim. Ölünceye kadar böyle mi kalalım. Azadlık alalım. İşte gidiyorum sevgili birâderler. Efkârım güzel. Biz Türklere esîr olmayız altı yüz seneden beri olduğu gibi. Mezar taşımın üzerine büyük taşlar koyunuz. Bundan sonra fakîr Ermeni milletin evlâdını seviniz. Vâlidem mezarımın taşı üzerine göz yaşı serpiniz. Çiçeğim, gencim vâlideciğim.
Diyarbakır’ın Çüngüş kazasında da Ermenistan sevgisi ve Ermeni milliyetçiliğini aşılayan İrkaran isimli bir Ermenice kitap ele geçirilmiştir8.
Toplam 26 sayfadan ibaret olan bu kitapta, bir dörtlükle Ermenilerin
7 Belgenin başında, belgeyi tercüme eden Mütercim Ömer Lütfi tarafından; İşbu tercüme Çüngüş Ermeni mu’allimlerinden Haçador ve Ohannes’in sandığında zuhûr iden varakanındır ibaresi düşülmüştür. Bkz. BOA, Y.PRK.UM., Belge No:47/140.
8 BOA, Y.PRK.UM., Belge No:47/139. Belge İkaran isimli kitabın aynen tercümesi olup, mütercim Ömer Lütfi tarafından Türkçe’ye çevrilmiştir.
bağımsızlık mücadelesinin temeline vurgu yapıldıktan sonra; Vatan, Ermenistan’a Hitaben, Yürü Hutbesi, Medeniyet, Vatan (Şiir), Dertli Şarkı, Sana Düştüm Ermenistan, Ermeni Mezaristanına, Ermeni Zamanı, Münasebetsiz Şarkı, İla(?) Ermenistan’a, Dacadyan İttifakı, Dördüncü Sene, Vatan’a, Abdülaziz Han, İla Vatan Yıldızı’na, El Ele Tutmak Şarkısı, Galebe, Ermeniyuhînin(?) Garibliği, Marş, Ermenilerin Yıldızı, Dertad’ın Padişahlığı, Mah’a Gurbet, Abdülaziz, Kanun, İttifak, Oynamak Şarkısı, Bahar, Ermenistan Şarkısı, Azadlık, Lisan-ı Mader(?), Türkiyyü’l-İbâre Olarak Yazılan, Milletim İçin Ricâ, Yürümek Arzusu, Ermeni Askerlere Sene Yazısı, Vatanıma Muhabbet, Da’vet, Ermeni Evlatlarına, Virâne Vatanın Bâkire Kızının Gözyaşları, Ermeni Zeytun’da, Zeytunlu Çocuğun Defni, Kanun, Millet Kanununun Onbirinci Senesi, Ermeni Olarak Yaşayalım, Ermeni Olarak Ölelim, Ermeniyuhînin Figanı, Ermeni Çocuğun Mamekunyan(?) Vartan’ın Vefatında Ağlaması, Hicret, İla Ermenistan Vâlidesine, Vatan Sedâsı, Mekteb Ömrü, Vatan’a Figan, Vatanın Güneşi Söndü, Milletin Kanununa, Milletin Kanunu, Garibin Maksadı, Vartan Mamekunyan’ın Şarkısı, Dersaadet Patriği Haramyan’a Selam, Melûl Sedâ başlıklarıyla Ermenistan sevgisi ve milliyetçiliği aşılanmaktadır.
Bu kitaptan yaptığımız alıntılardan da anlaşılacağı üzere, burada Türk düşmanlığından çok Ermeniler arasında millî birlik ve beraberlik oluşturulmaya çalışılmıştır. Kitapta bu düşünceleri yansıtan sayfalardan örnekler verecek olursak;
Eğer benim beyaz sakalım siyah ola idi,
At üzerine binüb bıyığım büke idüm.
Kuvvetim i’âde idüb şecî’ ola idim,
Elime kılıç alarak arza çıka idim.
Ben araziye gide idim. Vîran olmuş araziye ki Ermeni kanlarıyla yoğurulmuşdur. Sevgili milletim sen millet-i nûr-ı kimyâsın. Senin ga’ib olmuş tâcın sana verir idim. Söylerdim ey Ermeni kızlar sizin ağır esvâblarınızı satınız. Sizin elmas ve gümüş işlerinizi terk idiniz.
Bizim kılıçlarımız paslanmış. Sizin canefs(?) gömleklerinizi bizim yaralı vücûdumuza sarmağa veriniz ve saçlarınızla yaralarımızı sarub bu vechle izhâr-ı muhabbet idiniz. Eğer ben zengin ve hânedân ola idim sandıklarım lira ve gümüş ile dolu ola idi başkası gibi yalnız beyhûde ve yalan millet-perver nâmıyla yaşamazdım. Şampanya şarabı ve haç yerine çokça tüfenk ve barut alırdım…
Vatan başlıklı yazıda;
Eğer benim vatanım be’sde batsa o benim canımdır. Eğer tilleri(?) derdde kalsa mahzûn söyler canımdır benim. Eğer Ermenistan’ın siyah bahtını görsem mûcib-i âh u figânımdır. Benim vatanımın yarı ölmüş nefsi görülse nitekim söyledim figanımdır o. Ger küçük büyük sızlansalar işte o benim eşk-i figânımdır. Vatan içün me’yûs ağlamak sadâları işidilürse işte o benim sadâmdır. Dört bin sene mugabber asırlardır hâtır itdikçe figânımı müstevcib oluyor. Ermenistan’ın derdli parçaları benim göğsümdür… Elleri başına, arkası toprağa ümîdle yaslanmış olan Ermenistanımdır. Ne vakit görsem Ermenistan’ım başında tâç ile taht işte arzumdur o. İşte o vakit kucağında ola idim. Son nefesimi orada vermeğe va’adimdir...9.
Medeniyet başlıklı yazıda;
Ermeniler tâli’inizi müjdelemeğe kalkacak saatdir. Medeniyet-i asrın
yeni tevellüd itmiş. Bayrak altına vatan sizi gülmeğe serverine çağırıyor.
Sizin istikbâlinizde müftehir olmak yazılmışdır. Azad yürümeğe
sâfî va’adler zamanıdır. Ümîdsiz ve kör olarak ağlayarak mezara
girmeyiniz. İlerü ilerü sizin çağırmaklığınız büyükdür. Şecî’ evlâdları
şecî’ hayli asırdan beru sükût olarak sizi intizâr idiyorlar. Seyr-i ayak
ile ileri ileri. Ermenistan vâlide muhabbetiyle asırlarca size hasret
azad sa’yınıza muhtâçdır. Anın lem’anı içün ittifakla kalkınız Ermeniler
terleyecek vakitdir. Sizin elinizden neler geçecek bu Ermenilik
yüzünden sizin kurbanlığınız kâfidir. Yeter artık ittifak idiniz yeni
asır yeni nizâm ileri ileri elh...10.
Sana Düştüm Ermenistan başlıklı yazı;
Sana düşdüm Ermenistan sende kalurum Ermenistan. Ölsem kalsam
senin içün can vücûdum veririm. Sana arzu ile gözüm açdım açmadım
seni gördüm Ermenistan. Henüz yüzüm gülmeden ben sızlandım.
Senin üzerine ağlamak derd, şiddetli yara dört etrafdan beni sardı.
Ne vakit Ermenistan çağırdım viranelerden sedâ aldım. Vâlidem beni
derd ile doğurdu. Gözüm viranelerinde açdım. Bir zevk görmeyerek
seni gördüm Ermenistan. Ah Ermenistan, Ermenistan nâmına ola-
9 BOA, Y.PRK.UM., Belge No:47/139, s.1.
10 BOA, Y.PRK.UM., Belge No:47/139, s.2.
yım Ermenistan. Bazı zevk ve serverde şimdi düşmüşsün zindana.
Kurban olayım canına gibi beni doğurdun, büyütdün kucağında ben
seninle daima ağladım. İla yevmü’l-kıyâm ağlayacağım canım canına
bedel verelim aziz Ermenistan. Benim ecdâdım Ermenistan bir
gün server görmedik. Görünmeden serverde yarayla öldük. Yeksân
kangı göz görüb de virane-i atîkinize ağlamadı. Kangı yürek senin
içün sızlanmaz...11.
Ermeni Zamanı başlıklı yazı da ise;
Zaman var idi ki Ermenilerin de padişah ve hükümdarı ve silahşör
bî-hesab askeri var idi. Kendi korkularından çekilürler idi. Vakit var
idi ki anlar da çiçeklenmiş milletler gibi Hayık’ın memleketi düzmüş
idi. Namları parlıyor idi. Fakat şimdi sahibsiz padişahsız esir ve köle
ve derdli şurada burada gayet sefaletle başları tazyikdedir. Şimdi anlar
bilâ teselli vatandan mahrum kalarak yazık tazyik altındadır.
Bunlardan başka söz konusu kitapta Ermeni halk arasında millet ve vatan sevgisi, vatan aşkı uyandıracak bazı alıntılar aşağıda sunulmuştur:
İla Ermenistan’a
Cennet şekli Ermenistan benî beşerin beşiği an-asıl benim vatanım
Ermenistan, Ermenistan. Ermenistan devletlü nâmın benim
yüreğimin kuvveti yüreğimin sebeb-i tecdîdi benim yegâne ümidim
Ermenistan, Ermenistan. Ermenistan nâmın muhabbeti Hazret-i
Nuh’un gemisinin mekân-ı istirahatı sende hayat buldu Nuh, Ermenistan,
Ermenistan…
Dacadyan İttifakı
Ermenistan’ın yüksek ve müzeyyen tepelerden mukaddes melâ’ike
müjde getiriyor. Ermenilerin İttifakının tebşîrâtıyla size müjde
veriyor… Kin ve garazı ber-taraf edelim. Yürek yüreğe el ele verib
vatan muhabbetinin açılan arazisine koşalım. Mukaddes haça ümidi
koyarak orada fedâ ve şehîd olalım. Ermeni korkma, yürek al yürek
11 BOA, Y.PRK.UM., Belge No:47/139, s.3.
ver fenâlar ber-taraf olsun. Kötüler ayrılsın, doğru Ermeniler ilerü geçsin. Haç ve muhabbettir doğru Ermenilerin nişânesi ve mûcib-i iftihârı muhabbet bayrakları açılsun. Barışmak sedâları çıksın. Hayık yek fikir olub muhabbetle birleşdi. Yalan söylediler ki dediler Hayık birbirini sevmez mukaddes Arardiyan vâlide sandalyesinin kucağında geliniz hem ecdâd geliniz birleşelim ve yanlış validenin yüreği sağaldalım...12.
Vatana
Ermenistan, sevgili Ermenistan. Evladlarım nâmınla eridi. Ne vakte kadar senden garib kalacağım. Ne vakit na’il-i va’ad olacağım. Acaba gözüm görecek midir sizin gözlerinizin yaşı kat’ olunmuş...13.
Milletim İçün Rica
Yarab bırak Ermenileri ve anları parlak et. Bırak Ermenileri biz de insanız yukarıki merhametinle mesrûr et. Yarab acele it bizim milletimiz tahlîs et. Yuvasında kapanmış kuşlar gibi anların gözleri bağla ve bizim milletimizi kuvvetli et. Bizim dağılmış olan milletimizi topla. Acele et bizim Arardiyan dünyası bugün başka milletlere hicret etmiş bizim Katagikosunun tahtını imar et14.
Ermeni Askerlere Sene Yazısu
Bir sene de geldi geçdi. Sen daha Ermeni askeri boş geziyorsun. Memleket uzak, tesellisiz, karanlık. Seni ihata etmiş bedbaht yüreklere ümidsiz kalmış. Kılıç ve mızrağın paslı aşağı komuşsun ve kuvvetli kolun mızrağına dayanmış. Senin ümidin Cenâb-ı Hakka kavî ey Ermeni askeri gözlerin kaldırub yukarı bak. Kim duruyor da intizâr ediyor. Tahlis eden Allah galebe nişanı elinde tutmuş ayağa kalk derûn-ı dilden ânâ duâ it. Asla tereddüd etme, çünkü sen Ermeni şecî’ askerisin. Bundan sonra Allah merhamet itmiş millet-perver sâhib-i mesâ’i sana müjde her çalışdığın parlak nişana arzulu azadlıkdır15.
12 BOA, Y.PRK.UM., Belge No:47/139, s.4.
13 BOA, Y.PRK.UM., Belge No:47/139, s.5.
14 BOA, Y.PRK.UM., Belge No:47/139, s.11.
15 BOA, Y.PRK.UM., Belge No:47/139, s.12.
Ermenistan’ın kâffesi göründü. Dağlar tepeler araziler nehirler başkasına hisse düşdük. Bir parça toprak yokdur ki Ermeni başını koyub rahat etsin. Pederleri gitdi, evladları dağıldı. Acem ve Kürdler sahib oldu. Canları çıkardı, gözleri öpdü. Ateş ve alevle Zeytun’a ulaşdı...16.
Millet Kanununun Onbirinci Senesi
Hayık evladları arza geliniz. Musalaha öpüşleri birbirimize verelim. Geliniz ol ittifaka ki va’ad etdik. Ayrılmağa yek vücûd yek can olalım. Ermeni milletine can verelim. Kâffemiz bir can bir yürek bir nam bir din ve bir kan cümlemiz vatanın evladları niçün böyle garib olmuşuz. Geliniz cümlemiz bir canız. Ermeniliğe yeni can verelim...17.
Ermeni Olarak Yaşayalım
İnsaniyet içinde biraderler Ermeni yaşayalım. Ermeni olarak bizi tarih satırları mühürlemiş. Ermeni nâmıyla bizi sema selamlıyor. Biraderler Ermeni olarak yaşayalım. Bizim toprak üzerinde bizim dünya mukaddestir…
Ermeniyuhinin Figanı
Ermenistan’ın ismini işitdiğim zaman yüreğim şiddetle oynuyor.
Meşakkati zikr ettiğim esnada gözlerim sulanıyor. Acaba ânın gibi bir perişan vatan da var mıdır? Şiddetli derdle ağlar sızılar. Sesi istimâ’ eden yok. Vartan, Dikran, Aram kalkub bakınız figanları bir def’a sizi mezardan uyandırsın. Bakınız Hayık’ın haneleri ne muhataralarda geziniyor. Ah Ermenistan ne vakte kadar evladların senden uzak dolaşarak figan edecekler...18. Ermeniler ne vakte kadar ağlayalım. Ümidsiz olarak ağlayub zikr idelim. Ağlamak sızlanmak kadınlara yakışır. Bizim içün ter ile
16 BOA, Y.PRK.UM., Belge No:47/139, s.14.
17 BOA, Y.PRK.UM., Belge No:47/139, s.16.
18 BOA, Y.PRK.UM., Belge No:47/139, s.17.
kan dökmek azadlık istersiniz. Ma’rifeti ittifakı seviniz, Ermeniliği kanunu seviniz...19.
Melul Sedâ
Sene geçti Ermeni serbestiyeti de beraber geçti. Cennet köşesinden
son bahar selâmı da geçti. Şecî’ler silahları alub toprak altına indiler
vah işte o günden beri başımıza Karagöl geldi. Ermeni gözler bizim
için ağlasınlar, ah bize ağlasın, vah bize ağlasın. Mürüvvetsiz tali’ ile
Ermeniler esir olduk Allah, melâ’ike, insan bizim sesimizi işitmediler.
Muş bayırları yürek figanı sakladılar. Ermeni âşıkları bize ağlasınlar,
ah bize ağlasınlar, vah bize ağlasınlar. Bizim dünyanın sökülmüş
binaları altında peder ve validem oturarak güneşsiz yaşıyorlar. Ah
bî-ilaç, ah sâhib yoktur. Merhametsiz Kürtlerin zulmüne kurban
olmuşuz. Garib biraderler bize ağlasınlar, ah bize ağlasınlar vah bize
ağlasınlar… İşte martin borusu çalıyor, beni muharebeye davet ediyor.
Gidüb alevler içine atılalım. Çünkü benim iftiharım yalnız budur.
Ömrümü kanımı vatan için kurban idelim, dökelim, kötü düşmanı
urub kıralım. Benim vücudum ölü olarak götürülsün(kadını söyler)
ilerü gidiniz, haydi korkmayanlar düşmana ağır yaralar veriniz(asker)
düşman bize yaklaşıyor. Şecî’ erkeklerimize karşı hırlıyor. Kan içici
köpek bizim vatanımıza ölüm istiyor. Haydi ipleri çekinmeyerek
dağıdub kovalım. Demirler ile ateş ve şemsin yağdıralım...20.
Maraş Meclis-i İdare a’zâsından Çorbacıyan Agob’un evinde yapılan
aramada ise, 8 Kasım 1895(27 Teşrinievvel 1886) tarihinde tanzim
edilen ve Marsilya‘da Portakalyan Matbaasında basılmış olan 25
bendi havi ‘Ermenistan Evlâd Nizamnamesi’, 12 kişiden oluşan
Cemiyet-i Fesâdiye‘nin topluca resmini havi camlı muhafaza, 1870
tarihinde kazılmış Hıristiyanlık padişahının yani Ermenistan Kumpanyası,
1880 tarihinde kazılmış Ermeni Kadınlarının Kumpanyası
ve Ermeni hükümeti isimlerine Ermenice hazırlanmış üç büyük
mühür ile pek çok da ‘evrâk-ı muzırra’ ele geçirilmiştir21.
Ermeni cemiyet ve dernekleri tarafından yayınlanmış olan ‘Ermenistan
Evlâdının İttifakının Nizamnamesi’nde Ermeni gençleri ara-
19 BOA, Y.PRK.UM., Belge No:47/139, s.24.
20 BOA, Y.PRK.UM., Belge No:47/139, s.25.
21 BOA., A.MKT.MHM., Belge No:647/1, 647/35.
sında birliğin sağlanmasına çalışılmıştır. Bu nizamnameye göre, İttifakın maksadı Ermenistan’ın maddî, manevî ve ahlakî gelişmesini sağlamaktır. Bu maksadın gerçekleşmesi için de Ermenistan ve Anadolu’nun diğer bölgelerinden seçme Ermeni delikanlıları Avrupa veya daha başka gelişmiş ülkelere götürülerek, orada ilim ve sanat tahsil etmeleri için yardım edilmelidir. Nizamnameye göre, ‘mukaddes maksat’ olarak tabir edilen bu maksat için bütün şehir ve çevrelerinde bulunan Ermenilerin müttefik olmaları gerekmektedir. Bu kişilerin Ermeni milletine daha güzel hizmetler verebilmeleri için, daha sonra vatanlarına dönmelerinde kolaylıklar ve böylece döndüklerinde vatandaşlarının maddî, ahlakî ve fikrî gelişmelerine hizmet etmeleri sağlanmalıdır22.
Bundan başka, yukarıda isimlerini zikrettiğimiz ve Ermeni cemiyetleri deyince ilk akla gelen ve Ermeni milliyetçiliğinin doğmasında ve Anadolu isyanlarının çıkmasında en büyük rolü oynayan iki cemiyet, Hınçak ve Taşnak Cemiyetleri’nin programlarını incelediğimizde -ki bunlar da Trabzon Ermeni olayları sırasında yakalanan bir Ermeni elebaşının evinde yapılan aramada evrakları arasında bulunmuştur- bunların Ermeni halkı üzerinde ne derece etkili olunduğu ve devlet içinde devlet gibi hareket edildiği anlaşılır. Bunlardan Hınçak Cemiyeti pek çok isteklerin yanında özellikle yayın, toplantı hürriyeti istemekteydi. Cemiyete göre Osmanlı Ermenistan’ında yaşayan Ermeniler esaret altındadır ve cemiyetin maksadı da Ermenileri bu sefaletten kurtarmak ve millî Ermeni devletini kurmaktır. Nitekim Hınçakyan Fırkası bu maksatlarına ihtilâl vasıtasıyla muvaffak olabileceklerine ve bunun için de millî isyanlar gerçekleştirmelerine inanmıştı. Bu şekilde Osmanlı Ermenilerinin bağımsızlıklarını elde etmelerinden sonra, diğer ülkelerdeki Ermeniler için de aynı şekilde hareket edilecek ve bunların üzerindeki Rus ve İran boyundurukları kaldırılarak, her üçünden bir demokratik cumhuriyet teşkil edilecektir. Kısaca bu programa göre fırka, hem milliyetçi, hem de marksist idi. Çıkarılması plânlanan isyanlar, özellikle ekonomik sıkıntının istismarına dayandırılacak, sınıf mücadelesi körüklenip daha sonra da milliyetçi bir devlet kurulacaktı23. Ayrıca Hınçakyan Fırkası Nizamnamesi’ne göre, Ermeni halkı kendisinin hürriyeti ve geleceği için
22 Hüseyin Nâzım Paşa, Ermeni Olayları Tarihi I, s.120, 123.
23 Bu programın orijinal çevirisi için bkz. Ahmet Halaçoğlu, 1895 Trabzon Olayları ve Ermenilerin Yargılanması, İstanbul 2005, s.29-34. Belge için ayrıca bkz. BOA, İrâde-Askerî, Belge No:20/21 Rebiyülevvel 1314-30 Ağustos 1896.
kendi namusu üzerine yemin ederek, hayatının son dakikasına kadar Hınçakyan kırmızı bayrağına bağlı olup, maddî-manevî bütün gücünü bu uğurda feda etmeği taahhüd eder24 şeklinde millî andlar yapılmaktadır.
Taşnak Cemiyeti, diğer adıyla Ermeni İhtilâl Cemiyeti’nden maksat ise Osmanlı Devleti’nde genel boyutta ihtilâller yapılarak, Ermenilerin istiklalini kazanmaktır. Bunun için gerekli yerlerde ihtilâl cemiyetleri teşkil edilecektir. Bundan başka, Ermenilerin yanında Yezidiler, Asurlular ve Kürtlerin bir kısmının da silahlandırılması sağlanarak, bunların hükümete isyanlarına çalışılacaktır. Cemaatin oluşmasından sonra harp bölükleri de teşkil edilecek ve cemaat üyelerinin silahlandırılması için her türlü yol denenecektir. Bu ihtilâl cemiyeti de yayın hürriyetine önem vermiştir. Nitekim ihtilal cemiyetinin Truşak isminde bir gazete yayınlamaktadır ki, bu gazete sayesinde, programa uygun her türlü genel meseleler halka duyurulmaktadır25.
Ayrıca Portakalyan, gazetesi Armenia’da 1885 yılında yazdığı yazıda, Ermeni milletinin her tarafa dağılmış olduğundan bahisle, Ermenilerin haberleşme ve birbirleriyle münasebet kurmalarında en büyük vasıtanın gazeteler olduğu ve bu sayede aralarındaki ittihat ve ittifakın sağlanacağı vurgulanmıştır26. Bundan dolayı ister cemiyetlerin, isterse Ermenilerin birbirleriyle olan yazışmalarında en çok önem verdikleri şey, gazetelerin ellerine ulaşıp ulaşmadığı sorusudur.
Nitekim bu tür milliyetçilik ve Türklere karşı Ermenileri galeyana getirici politikalar çok kısa sürede meyvesini vermeye başlamış, 1890 yılından itibaren Anadolu’da ciddi denilebilecek Ermeni olayları meydana gelmeye başlamıştır. 1895 yılının Eylül ayından itibaren ise Anadolu’nun pek çok vilâyetlerinde görülen ve yoğunluk kazanan Ermeni olayları, büyüklü -küçüklü olarak Birinci Dünya Savaşı’na kadar devam etmiştir. Ermeni isyanlarının patlak verdiği dönemlerde de kışkırtıcı ve Ermeni halkı bütünleştirici faaliyetler devam etmiştir. Nitekim bu dönemde daha çok şiirler ve ağıtlar şeklinde yoğunluk kazanan bu faali-
24 Hüseyin Nâzım Paşa, Ermeni Olayları Tarihi I, s.11.
25 Bu programın orijinal çevirisi için bkz. Halaçoğlu, 1895 Trabzon Olayları..., s.37-40. Belge için ayrıca bkz. BOA, İrâde-Askerî, 20/21 Rebiyülevvel 1314-30 Ağustos 1896.
26 Hüseyin Nâzım Paşa, Ermeni Olayları Tarihi I, s.125.
yetlerle de özellikle Ermeni gençleri arasında Ermenilik canlı tutulmaya ve Ermeniler galeyana getirilmeye çalışılmıştır.
Meselâ Halep’te 1892’de ele geçirilen Ermeni şarkısında;
Savunalım kendimizi
Kanımızı emen Türklere karşı
Şiddetle savunalım
Ve kurtaralım kendimizi.
Sözleriyle Türk düşmanlığı aşılanmaya çalışılmıştır. Yine 1898
yılında Maraş ve Zeytun isyanlarının ardından;
Pek utanç verici oldu sonu babamın
Öldü yatağında Türklerle savaşmadan
Bense hiç layık değilim Zeytunlu adına
Çünkü ancak üç Türk öldürdüm.
Böyle ölmek istemiyorum
Birçok Türk‘ü öldürmeden
Ölmek, ölmek istemiyorum.
Sözleriyle Ermeni gençleri arasında Ermeniliğin canlı tutulmasının yanında, Türk düşmanlığı aşılanarak Ermeniler isyana davet edilmektedir27.
Andırın’ın Taşoluk Ermeni köyünde de gizlice okunmakta iken ele geçirilen mecmuada bulunan şiirlerde de Ermeni milliyetçilik duygusunu uyandıracak satırlar yer almaktadır28. 16 bölümden oluşan şiirden yer yer alıntılar şu şekildedir:
Birinci
Semâvi pederimiz
İsmin mukaddes olsun
Ermeni’ye semâvi saltanatınızı ihsân buyurun
Her şeyde irâdetin olsun
Ancak Ermeniler boyunduruk altında kalmasun
Ne kuru ve ne de taze ekmeğini istemez
Ancak cümle Ermenilerin destine silâh veriniz
27 Bu şiirler ve şarkılar için bkz. Hasan Babacan, Ermeni Sorunu Üzerine Makaleler, Afyon Kocatepe Üniversitesi Yay., Afyon 2007, s.12-14. Zeytunlu ve Maraş yöresi Ermenilerinin daha başka şiirleri için bkz. Ermeni Komitelerinin İhtilâl Hareketleri ve Besledikleri Emeller, Ankara 1981, s.25.
28 BOA, Y.MTV., Belge No:260/8.
Sizden bizim irâdemizi kaldırmanızı istemiyoruz
Ancak kaldır üzerimizden islâmın fenâ vergisini
Yârab bizi sevk eyle muhârebe meydânına
Ki bununla felâh bula millet-i Ermeniyân
İkinci
.....
Acaba dâ’ima böyle mi kalacakdır
Dikenlerle mülemmâ olan sahra ovaları çimen-zâra tahavvül ider
Acaba bir gün gelecek midir ki Masis Dağının tepesinde bir bayrak
görüle
Ve her tarafa dağılmış olan Ermeni milletleri fevc fevc sevgili vatana
avdet eyleye.
Üçüncü
Artık Hayserin Ermenileri altun telli kemânîleri sükût ettiler
Kâfi gözyaşları kesilsün bu yeni kemânîyi dinleyelim
Ki ânı mesrûriyet telleriyle semâ tezyîn etmişdir
Yaşa ey kemânî ihbâr eyle Ermenistan’ın sefil evladlarına
Ki anlar vatanımızın tatlı ve mu’azzez tebrikidirler
Ey kemânî kes artık Ermeni kahramanlarının kemikleri verilsin
Bizden haber ver ki burada daha Ermeniler hayattadırlar
Hayık’ın garib evladlarını da’vet eyle vatana doğru
Ve senin tatlı sadân da’imâ nidâ eylesün
Her milletler işitsünler ki dünya mahv olsa yine siz
Ermenistan ve aziz vatan deyu sadâ verir
Biz o memleketlerin evlatlarıyız ki misli yokdur cihanda
Taganni ile ânın sergüzeştini hiçbir bilâd içün vâki’ olmamıştır.
Dördüncü
Tüfenk ve kılıç ve silahlarınızı alınız ey Ermeniler deyû
Türk Ermenistan’ın her tarafında büyük bir sadâ geliyor
Ey Ermeniler Ermenistan’a doğru şitâb ediniz deyu
Büyük bir emr dağdan dağa yankı veriyor
Şark, garb, şimâl, cenûb alt-üst oldu
İşte size mesrûriyetli havâdis
Hayık’ın kahraman evladlarının metîn ve cesûr yüreğinden
Her tarafdan azadlık deyu nidâ olundu
Bölük bölük ey Ermeniler azadlık havâdisini istihsâl eyledik
Ahd ü peymân etmişiz aziz kan ile vatanımızı tahlîs etmeğe
Ve düğüne gidercesine mahfûz bir halde mürâca’at etmeğe
Türk Ermenistan’ı ayağa kalkmışdır
Arslan gibi intikam intikam deyu istirhâm ediyor
Bütün yazıları kana boyanmış
Bütün ırmaklardan kanlar akıyor
Düşman şaşırmış ric’at etmişdir
Külliyetlü para ve levâzımât terk etmişdir
Galebe galebe deyu çağıralım
Yaşasun yaşasun Ermenistan
Beşinci
Azadlık evladım İlhanyan Kalos’dan(?)
Ne vakit mahbusdan tahliye olunur isem
Tekrar cem’iyet teşkil edeceğim
Sabahleyin ale’s-seher etrafımızı kuşatdırdılar
Tam dört gün dört gice dört yüz düşmanlar
Beş kişiden ibâret idik cümlemiz yek-dil yek-dühân idik
Tekrar teslim olmaz idik fakat ne çare ki aç idik
Kahraman havrun(?) ne oldunuz
Dünkü gün kurşun yediniz
Henüz can çekiştirirken
Tekrar muharebe ettiniz
Bizim mahallerimiz mağaralar taşlıklardır
Kendisi Sultan hamîd dahi dehşet içindedir
Kaçmak asla bilmez idik daimâ düşmana urur idik
Ermeni ahalisi uğuruna fedâ-yı cana müheyyâ idik
Bu kara zincir bize şereftir
Bu karanlık zindan bize saraydır
Bizim arzumuz yalnız Kilikya’yı azad görmektir
.....
Dokuzuncu
Ermeni mahbushâneden havf etmez
Ermeni ölümden havf etmez
Ermeni toprağı içün daimâ muhârebe etmek ister
Gidiniz söyleyiniz islâma bizim toprağımızdan ayrılsun
Ermeni talim etmiş muhârebe yaklaşmışdır
Beşyüz senelik alev bugün ayağa kalkdı
Gidiniz söyleyiniz İslâmlara vakt-i âhir takarrüb etdi
Kâfi artık bu kadar sefâlet kâfi artık bu kadar esâret
Kıralım biz de tok zincirlerimizi ve Ermenistan’a
Gitmeğe şitâb edelim
…… yazusunun üzerinde Ermeni kahraman bölükleri hazırlanmış
Ellerinde tüfenk muharebeye müheyyâ
Ne durursunuz sefil Ermeniler bölük bölük geliniz talime
Vatanınız sizi ister islâma karşu muharebeye
Onuncu
Silahlarımı alub muharebeye gideyim
Urayım muharebe ideyim ve mahv ideyim
Kör Acemler şimdi görsünler ki Ermeniler nasıl daimâ galib geliyorlar
İntikamımı bizim düşmandan alayım mel’ûn nefsini ânın yüreğinden
çıkarayım
Acem düşmanın kafaları Ermeni ayağı altında ezilsün
Oklarımı alayım yayımı kurayım okumu sokayım
Ve intikamımı çıkarayım
Ben Ermeniyim Hayık’ın evlâdı
Evladı ne içün düşmanın ayağı altında kalayım
Hıristiyan salâhkârın askeri
Ne içün ismim gaib olsun
.....
Onbirinci
Küçük çocuk beşiği sallamam ki uyuyasın
Senin birâderlerin ayağa kalkdılar yalnızsın geri kalacaksın
Sevgilim tatlı uykundan uyan
Gözlerin nuru görecekdir
Şarkdan nur doğdu Ermenilerin bahtı açıldı
Biz sultandan çok ricâ ve istirhâm itdik
Tazallüm-i hâl ile figân eyledik
Acı acı gözyaşlarımızla elini ayağını yıkadık
Lakin sefil Ermenilerin istirhâmâtına i’tibâr etmedi
Şimdi bakalım kılıçların şakırdısını işitecektir
Sultanın altun tahtı devrildi düşdü
Ve tahtın altından binlerce milletlere azadlık tevellüd etti
Onikinci
Bizim sefil ve bî-kes vatanımız
Düşmanlarımız tarafından tepelendi
149
Doç. Dr. Ahmet HALAÇOĞLU
Şimdi intikamını almak üzere
Evlâdlarını davet ediyor
Bunca senelerden beru vatanımız
Zincir-bend olmuş
Kendi kahraman evladlarının aziz kanıyla
Halâs bulacakdır
İşte sevgili birâderim sana bir bayrak
Düşmanın ma’mûlâtıdır bu
Giceleri uykusuz kalarak
Göz yaşlarımla ısladım
Bizim vatanımıza ânın mu’azzez renkleri nişangâh olacakdır
Düşman karşusunda cevelân itmesün
Düşman dahi yıkılsun
Muharebe içinde taife-i nisâ köşk bir mahlûkdur
Gereği gibi kendi biraderine mu’âvenet etsün
İşte benim ma’mûlâtım işte sana bir bayrak
Acele kahramânâne esbe râkiben git muharebe eyle vatanımızı
tahlîs eyle
Her yerde ölüm birdir
İnsan bir defa ölecekdir
Lakin mürüvvetli milleti azadlığı uğruna fedâ-yı can edenlere
Haydi karındaşım hakk sana yar ve muhibbi olsun
Haydi millet cevri artık çekmeğe kâdir değilim
Ancak canımı sana terfîk ederim
Haydi kahramânâne ol düşman arkanı görmesün
Söyledi ve kız bayrağı verdi
Rengârenk ipeklerle i’mâl idilmişidi
Nitekim bu tür ağıt, şarkı ve şiirler Anadolu’da Ermeni isyanı çıkmış
her vilayette Ermenilerin üzerlerinde, evlerinde sıkça ele geçirilmiştir29.
SONUÇ
Yukarıda örneklerini sunduğumuz, Ermenilerin evlerinde ve üzerlerinde ele geçirilen yazı, şiir ve mektuplar incelendiğinde Ermeni olay-
29 Ermeniler millî duygularını pekiştirmek ve aralarındaki birlik ve beraberliği kalıcı tutmak açısından zaman zaman piyesler de temsil etmişlerdir. Bunun en bariz örneğini Adana Olayları sırasında görürüz. Bunun için bkz. Mehmed Asaf, 1909 Adana Ermeni Olayları ve Anılarım, Yay. Haz. İsmet Parmaksızoğlu, Ankara 1986, s.27-28.
larının başlaması hakkında çok önemli bilgiler elde edilebilmektedir. Ermenilerin daha çok azadlık almak ve krallık kurmaktan bahsettiği görülmektedir. Bundan da anlaşılacağı üzere, Ermenilerin Osmanlı Devleti’ne karşı tavır almaları ve gösteri, suikast ve isyan yolunu seçmeleri kendi millî devletlerini kurmak istemelerindendir. Nitekim bunun için daha 93 Harbi sırasında Rus ordularının İstanbul önlerine kadar geldikleri sırada bunu fırsat bilen Ermeni Patriği Nerses Varjabedyan, Eçmiyazin Katolikosluğu aracılığıyla Rus Çarından Rusya’nın Doğu Anadolu‘da işgal ettiği toprakları Osmanlılara geri vermemesini istemiştir. Bununla da ye tinmeyerek Ayastefanos’taki Rus karargâhına bizzat giderek Gran dük Nikola ile görüşmüş ve Doğu Anadolu’nun Ruslar tarafından ilhakını, bu olmazsa bölgeye Bulgaristan‘a olduğu gibi özerklik verilmesini, bu da mümkün değilse bölgede Ermeniler lehine ıslahat yapılmasını ve bu ıslahat tamamlanıncaya kadar Rus ordusunun geri çekilmemesini talep etmiştir.
Ermeniler bu mücadelelerinde Avrupa devletlerinin desteğini temin etmeye çalışmaktan başka, kendi aralarında da birlik ve beraberliği canlandırmaya çalışmışlardır. Bunun için de öncelikle Ermeni gençlerinin Avrupa okullarında okumaları sağlanmış, daha sonra bu gençlerin yurtlarına geri dönerek Ermeniliğe hizmet etmeleri istenmiştir. Bu plânın başarıya ulaşmasında da hiçbir şeyden çekinmemişler, el altından gönderdikleri millî duyguları pekiştirici yazı ve şiirlerle, Ermenileri Ermeni çatısı altında birleştirmeye çalışmışlardır. Ayrıca bunun için özellikle Türk ve İslâm halk hedef gösterilerek, Ermeniler arasında Türk ve İslam düşmanlığı aşılanmaya çalışılmıştır. Nitekim Ermeniler arasında milliyetçilik fikri aşılanıp, Müslüman-Türk topluma karşı düşmanlık tohumları ekildikten sonra, Anadolu’nun çeşitli vilâyetlerinde 40’ın üstünde Ermeni isyanı ve olayı patlak vermiştir. Bütün bunların tek tek incelenmesi durumunda olayın özü daha iyi anlaşılacaktır. Nitekim bu düşünceyle 1895 yılında çıkan Trabzon ve Maraş-Zeytun olayları tarafımdan ayrı ayrı kitap halinde neşredilmiştir.
İşte günümüzde Ermeni soykırımı iddialarıyla karşımıza çıkarılan 1915 Ermeni Tehciri Meselesi hakkında konuşulurken mutlaka 1915’ten önceki Ermeni-Türk ilişkisinin öncesinin de ayrıntılı incelenip, ortaya konulması gerekir. Zira Ermeniler planladıkları gibi Anadolu’da millî devletlerini kurmuş olsalardı, günümüzde soykırım olarak karşımıza çıkan mesele de çıkmayacak, o dönemde ölen isyancı Ermeniler için şehitlerimiz tabiri kullanılacaktı.
Bütün bunları ortaya koyabildiğimiz takdirde 1915 Ermeni olaylarının, tabiri caizse, gökten zembille inmediği ortaya çıkacaktır. Ancak buradaki amacımın düşman bir millet yaratmak olmadığını belirtmek isterim. Amacım, gerçekte var olmayan bir suçun bir millete yüklenmeye çalışılmasının önüne geçmek ve bir suçlu aranıyorsa o suçlunun tarihî belgelerle ortaya çıkarılmasına çalışmaktır.
BİBLİYOGRAFYA
BAŞBAKANLIK OSMANLI ARŞİvİ (BOA)
A.MKT.MHM. :533/27, 535/7, 551/21, 647/1, 647/ 35.
DH.MKT. :157/12, 199/71,
İrâde-Askerî :20/21 Rebiyülevvel 1314-30 Ağustos 1896.
Y.A.Hus. :201/72, 285/54, 315/18, 320/91, 320/96,
Y.MTV. :260/8,
Y.PRK.A. :9/82,
Y.PRK.EŞA. :21/13,
Y.PRK.HR. :18/68,
Y.PRK.PT. :9/76,
Y.PRK.UM. :47/139, 47/140,
TETKİK ESERLER
BABACAN, Hasan, Ermeni Sorunu Üzerine Makaleler, Afyon Kocatepe Üniversitesi Yayını, Afyon 2007.
ERMENİ KOMİTELERİNİN İHTİLÂL HAREKETLERİ VE BESLEDİKLERİ EMELLER, Ankara 1981.
HALAÇOğLU, Ahmet, Bir Ermeni’nin İtirafları (1895 Maraş ve Zeytun Olayları), Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 2007.
HALAÇOğLU, Ahmet, 1895 Trabzon Olayları ve Ermenilerin Yargılanması, İstanbul 2005.
MEHMED ASAF, 1909 Adana Ermeni Olayları ve Anılarım, Yayına Hazırlayan İsmet Parmaksızoğlu, Ankara 1986.
HÜSEYİN NÂZIM PAŞA, Ermeni Olayları Tarihi I, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayınları, No:15, Ankara 1994.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder